Bloğumda En Çok Okunan 3 Yazımdan Kendime Notlar

Bloğumda ilk on sıralaması uzun süredir aynı. İstatistiklere baktığımda özellikle ilk üç yazının düzenli olarak ziyaret aldığını fark ettim. Merak edip Google'da araştırdım. Saatleri Ayarlama Enstitüsü yazım 3. sayfada, Mr. Toot ve Frankfurt Seyahatnamesi yazılarım ilk sayfada çıkıyor. Siteye şu ana kadar reklam vermediğim halde. Tamamen organik.

Sonra kendi kendime sordum: En çok okunan ilk 10 yazı neden pek değişmiyor? Özellikle, ilk 3 yazıya bakarak kendime birtakım notlar, hatta boyundan büyük bir laf olmazsa dersler çıkarmaya başladım. Bu yazıyı okumaya zaman ayırıp eklemek veya "o öyle değil" demek istediğiniz bir şeyler olursa yorum bölümünün kapıları sonuna kadar açık.

1. SEO önemli ama o kadar hayati değil.

SEO'yla ilk tanışmam üç yıl kadar önceye denk geliyor. Ondan sonra da SEO, yazılarımın az çok içinde oldu. Yazarken SEO kuralları veya anahtar kelimelere çok bağlı kalmıyorum ama özellikle film yazılarımın zamanlamasına ve isminin içerikte her şekilde geçmesine dikkat ediyorum. Attığım başlıktan da bariz biçimde belli olduğu üzere, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü çok daha önceden yazmıştım. Diğerleri nispeten daha yakın bir zamanda yazıldı. Kitap sektöründe Saatleri Ayarlama Enstitüsü aratılan bir anahtar kelime ama diğerleri o kadar değil. Demek ki hedefli başlıklar yerine sevdiğim konularda yazdığım içeriklerin şansı da aramalarda oldukça yüksek.

Bu arada, direkt siteye gelen aramalar için yazdığım tek bir içerik var. Zamanında hemen her gün birileri "sylei" diye bir kelime aratıyordu. Elleri boş dönmesinler diye sıkı bir araştırma yaptım, Afrika'daki anlamına kadar ulaştım ve yazıyı girdim. Ondan sonra da o yazıyı bir daha okuyan olmadı...

2. Yazılar arasında çok zaman bırakma.

Onca Saatleri Ayarlama Entitüsü yazısı arasında benimkinin üçüncü sayfada ne işi var? Çünkü yazıyı ta 2009 yılında yayına aldım. Blogda hep birinci sırada olması da kendi acemiliğim. O yazıdan sonra bloğu bıraktım ve bir dahaki yazıyı iki sene sonra girdim. O sırada bile yazı almış başını gitmişti. Diğer yazılarla arasındaki ziyaret farklı binlerle ölçülecek düzeyde. Buradan çıkarmam gereken ders açık, yazılar arasında bu kadar çok zaman bırakmamak lazım. Şu an için ben yazıyı silmedikçe ardından gelenler ona yetişemeyecek gibi görünüyor. Yine de umudu elden bırakmamak lazım çünkü ikinci ve üçüncü yazılar ondan çok yıllar sonra diğer eski yazıları da geçerek bu sıralamalara yerleşti.

3. Her yazıyı günün birinde binlerce kişi okuyacakmış gibi yaz.

SEO kuralları ve zaman değil de en çok içimi acıtan ders bu oldu. Ylvis yazısı dışında diğerlerine hiç mi özenmemişim? İlk sayfalarda çıkıyorlar da okuyana ne katıyorlar? Şu an okuduğumda kendi yazdığım bu yazılardan tatmin olamıyorum. Oysa, çok daha ince ayrıntılara girdiğim, beyin fırtınası yaptığım yazıların çoğu ilk 10'da bile değil. Ne var ki, yarın öbür gün o sıralamaya girmeyeceklerinin garantisi de yok. O yüzden, kendime düşeceğim en önemli not bence bu: herkesin bir şeyler yazdığı internet ortamında gerçekten okunmaya değer bir şeyler sunmak.

Bakalım, bundan sonra sıralamayı değiştirebilecek miyim?

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.