İngiltere Doğurganlıktan Gidiyor: Utopia


True Detective'i o kadar övdüm ama Utopia da geri kalmasın. İngiliz dizileri bu aralar Amerikan dizilerine epey fark atmaya başladı. Ama neyi beğensek ya bitiyor ya da Amerikalılar yeniden çekiyor. Neyse bu sinirimi sona saklayacağım.

Utopia'nın konusu da, karakterleri de, renkleri de ilginç. Kendim adına konuşayım, oyunculardan hiçbirini tanımıyorum. Bu da aslında oyuncuların ününün dizinin önüne geçmesine mani olduğu için olumlu bir özellik.

Dizinin renkleri de epey dikkat çekici. Afişinde olduğu gibi içerisinde de canlı sarı renk ağırlıkta. Ayrıca canlı yeşil ve başka renkler de baskın. Bu renkler konunun ilginçliğiyle birleşince sürreal bir hava yaratıyor. Burada müziklere de değinmek lazım. Kesik kesik, bazen fısıltı gibi gelen melodiler dizin arızalı havasına cık oturuyor. Sert sahne geçişleri şoka sokuyor. Oyuncu seçimleri de oldukça başarılı. Favorim Neil Maskell ve canlandırdığı karakter.

İnceden inceden sürprizbozanlar


"Bizde neden böyle yapımlar çıkmıyor" diye serzenişte bulunduran Utopia, bir devlet komplosunun üstüne kuruluyor. Ama bu komployu öyle hemen anlamak mümkün değil. Bilgisayar ortamında tanışıp bir araya gelen alakasız insanlar, manyağa bağlayan küçük çocuklar, kiralık katiller, içinde derin sırlar barındırdığı düşünülen bir el yazması, bir de "Where is Jessica Hyde?".

Birinci sezondaki komplo şöyle açıklanıyor: (Dizinin büyüsü bozulmasın isteyenler bakmasın.) Burada İngiltere'nin öncelikle kendi vatandaşları üzerinde denemek için gizliden yürürlüğe sokmaya çalıştığı bir ilaç var. Bu ilaç ile dünyadaki doğurganlığı %20 düzeyine çekmek istiyorlar. Argümanları dinlediğinizde mantıklı bir yönü de var: İnsan nüfusu son yıllarda hiç olmadığı kadar hızlı arttı ve dünyaya fazla gelmeye başladı. Daha da artarsa kaynaklar sıkıntıya girecek ve büyük savaşlar yaşanacak. Savaşlarda insan öldürmek yerine insanların doğmasına engel olarak kimseyi öldürmeden nüfusu azaltacağız.

Maalesef işler öyle yürümüyor. Birincisi, bunu insanlardan gizli gerçekleştiriyorlar ve dayatıyorlar. Bu uğurda can almaktan da çekinmiyorlar. İkincisi, gelir dağılımını daha dengeli hale getirseler kaynak konusunun büyük bölümü zaten çözülmüş olacak. Neyse zaten bizim karakterler de bu planın yürümemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. (İngiltere bu diziden önce doğurganlık konusuna zaten takmış. Son Umut filminde dünyada tek bir hamile kadın kalmıştı. Beğendiniz mi yaptığınızı!?) İkinci sezonda da zaten kazın ayağının öyle olmadığı ortaya çıkıyor. İzleyip görmek daha keyifli.

İki özel karakter


Dizinin bütün karakterleri seçmece. Fakat sadece iki tanesine değineceğim. Bunlardan bir tanesi, dizinin neredeyse etrafında döndüğü Jessica Hyde. Bu karakterin sırlarının çözülmesi zaman alıyor. Babasından dolayı devletin görünmez elleri ensesinde ama o bir şekilde kaçmayı, yakalansa bile hayatta kalmayı başarıyor. Sürekli kaçma halinde olduğu için bir evi olmamış, yuva kavramı oluşmamış. Hırçın yapısı altında aileye özlem seziyoruz çünkü çocuklara kendi çapında iyi davranıyor. Yersiz yurtsuz sıfatı Jessica Hyde'a epey uygun.

Diğer bir ilginç karakter ise yukarıda da bahsettiğim favori karakterim Arby, nam-ı diğer Pietre. Bu karakterle Arby adında acımasız bir seri katil olarak tanışıyoruz. Ama daha sonraki sezonlarda senaristler bu karakterle empati kurmamızı sağlıyor ve neredeyse ortamın en mağdurlarından biri olduğunu anlıyoruz. Küçükken babası tarafından garip deneylere maruz kalarak psikolojisi bozulmuş, bir de üstüne üstlük bundan dolayı onun tarafından terk edilmiş, daha sonra devlet eliyle gerçek kimliği elinden alınmış Pietre'nin asabi olmak için nedeni var. Ne yazık ki gerçek adını öğrenip normal bir aile kurmayı neredeyse başardığında bile bu karanlık geçmiş onun peşini bırakmıyor.

Ve son...


İngiliz yapımı Utopia iki sezon ve on iki bölüm sonunda maalesef bitti. Niye mi? Çünkü yine Amerika el attı. Dizi Amerikan yapımı olarak baştan başlayacak. Yönetmenler arasında David Fincher'ın adı geçse de çekim teknikleri, renkler ve kurgunun akışını düşününce içim rahatlamış değil.

Nasıl bir diziyle karşı karşıya olduğumuz hakkında ipucu verebilmek için sizi açılış sahnesiyle baş başa bırakayım:

http://buyukbalik.blogspot.com.tr/2015/01/true-detective-gercek-dedektiflik-dersi.html

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.