30 Yaş İzlenimleri

Doğduğum saatlerde manzaram (Hundertwasserhaus)
30 yaş da geldi çattı. Nasıl mıydı? Öncelikle dünün aynısıydı. Bir yandan da bambaşka.

Ne dediğimi şaşırmışım gibi gelmesin. Aynıydı çünkü kendimi ruhen veya bedenen daha farklı hissetmedim. (Hele de sabahtan akşama kadar dinamik bir programdan sonra.) Farklıydı çünkü ilk defa bir yaş günümü yurt dışında geçirdim, hem de her köşesinden sanat ve müzik fışkıran şehir Viyana'da. Üstelik İstanbul yağmurdan kırılırken günlük güneşlik bir havada.

Hal böyle olunca 30 oldum diye hayıflanmaya hakkım yok. Aslında bazı açılardan 20'li yaşlarımın başına tercih edebilirim. Mesela maddi yönden ve cesaret açısından. O yaşlarda bir sene içinde neredeyse ayda bir, hafta sonumu Avrupa'da bir yere ayırmayı hayal edemezdim, buralarda neredeyse İstanbul'dan daha az yabancılık çekeceğimi de...

Yaş konusunda içimi sıkan şeyse ülkenin şartları. Birçok işte artık 30 yaş sınırı var. Günün birinde iş aramaya başlarsam bundan sonra daha fazla zorlanacağımı biliyorum. Daha geçen gün 30 yaşını geçmemiş içerik editörü ilanına denk geldim. O kadar deneyim muhabbeti dönerken birikimin hiçe sayılması ve ucuz iş gücüne hücum moral bozucu. Neyse ki şirketlerin ötesinde bir şeyler yapabileceğime dair hâlâ inancım var.

Bir de tabii kendimle çelişmiş gibi olmayayım. Yine de bu yıl 10 Mayıs'ta doğmuş olmaktan memnunum.

2 yorum:

ruzgarustu dedi ki...

Nice guzel yillara o zaman Tugce:-)

Tuğçe Ayteş dedi ki...

Teşekkür ederim :)

Blogger tarafından desteklenmektedir.