Çok Güldük, Ağlamasak Bari
Temsili fotoğraf |
Yaşananlar sırasında belki o kadar önemli görünmeyen bir ayrıntı dikkatimi çekti. Bir maden işçisinin tüm Türkiye'nin içini cız ettiren, sedyeye binerken söylediği "Çizmelerimi çıkarayım mı?" cümlesi enikonu tartışıldı. Vatandaşına kendini sedyeden değersiz hissettiren sisteme lanet edildi. Ben de ettim. Sonra kendi yaşamımı ve tanıdıklarımı düşündüm.
Rahmetli anneannem geldi aklıma. Hatırladığım kadarıyla hep sandalyelerinin ucuna oturdu. Her an kalkmak, hizmet etmek için. Kültürümüzde, hiçbir güzelliği hak etmediğinizi düşünüyoruz, her an fazlalık hissediyoruz ve birilerine yük olmamak için elimizden geleni yapıyoruz. Ne zaman mutlu olsak, biraz olsun hayatımızı yaşasak hemen bunun acısının çıkacağını düşünüyoruz. "Çok güldük, ağlamasak bari" diye bir deyişimiz bile var.
Halbuki iyice yerleşmediğimiz her sandalyeye bizim yerimize başkası yerleşir ve kalkmaz. Bizim yaşamaya çekindiğimiz her anı başkası yaşar. Kaygan zemin safsatası olur mu bilmem ama bu insanlar bir gün Soma'nın patronları, bir gün bakan vb olurlar ve kendi istedikleri gibi hayatımıza diledikleri gibi müdahale etme hakkı görürler kendilerinde.
Söylenmesi, yapılması gereken çok şey var. Ama bence bir husus daha var: Başkalarının kıymet vermesini beklemek yerine önce kendimizin kıymetli olduğunu, iyi şeyleri, iyi işleri, iyi yönetimi hak ettiğimizi kabullenmemiz gerekiyor. Soma olayları sırasında Facebook arkadaşlarımdan birinin yaptığı Shakespeare alıntısı demek istediğimi özetler nitelikte:
"Büyükler neden büyüktür bilir misiniz? Biz eğilmişiz de ondan. Artık kalkalım!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder