Mad Max: Fury Road (Furiosa'nın Yolu)


Mad Max serisinin ilk filmine başlayıp yarım saatte kapatmıştım. (Vikings'in de ilk beş dakikasına dayanamamıştım ama sonra hastası oldum. Bunu da belki tekrar denerim.) Mad Max: Fury Road vizyona girdiğinde eli yüzü düzgün 3D efekt görme beklentisinden fazlasını taşımıyordum. Avengers: Age of Ultron'daki gibi direkt aksiyonla başladı film. Bu arada yeni moda sanırım: Seyirciyi aksiyona boğ, iyice yorulsun, konu monu hak getire. (On dakikalık ara da seyirci kalp sektesi geçirmesin gibi oluyor.) Ama Avengers'ta yaşadığım hayal kırıklığını Mad Max'te yaşamadım. Çünkü bu sefer sadece eli yüzü düzgün efektler değil eli yüzü düzgün bir film de vardı karşımda.

Mad Max rolünde, Bronson'la gözüme giren ama tekrar et kafalık mertebesine yerleşen (topu senariste atayım, adam napsın) Tom Hardy ve İmparator Fruiosa rolünde her seferinde daha karizmatik olmayı başaran Charlize Theron var. Ayrıca Nux rolündeki Nicholas Hoult da oldukça başarılı. Çok çılgın bir konu yok: Nereden geldiği belli olmayan Max, Ölümsüz Joe'nun rezalet bir şekilde yönettiği şehirde esir düşer. O sırada İmparator Fruiosa da yakıt tankını teslim etme ayağına kaçar. İkisinin yolları kesişir. Macera, aksiyon, adrenalin... İki saat böyle. Araya sürprizbozanlar karışabilir, demedi demeyin.

Kadın karakterlerin yükselişi


Gerek post apokaliptik filmler, gerek süper kahraman filmleri olsun, kadın karakterler kenarda köşede kalmak ve ille de erkek karakterler tarafından kurtarılmak için vardır adeta. Bu filmde ilginç olan şey, filmin adı ve baş karakteri Mad Max olmasına rağmen kadınların yanında tamamen ikincil bir karakter olarak kalması. Yönetmen George Miller bunu belli ki bilinçli yapmış. Birçok Mad Max hayranını da kızdırmış, feminizm propagandası yapmakla suçlanmış. Ama dediğim gibi Mad Max hayranı olmadığım ve izlediğim 3D filmlerde erkek karakterlerden bıktığım için bu durum bana ilaç gibi geldi.

İmparator Furiosa'nın kaçışı ilk başta yakıt tankına bağlı gibi görünür ama sonradan kaçırıldığı memleketine geri dönmeyi amaçladığını ve bu sırada yanında Ölümsüz Joe'nun haremini de götürdüğünü öğreniriz. Beş kadın kendileri arasında dayanışma bağıyla bağlıdır. Ayrıca içlerinden Joe'nun favorisi hamiledir. İmparator Joe "ona ait olan şeyleri almak" için Fruiosa'nın peşine düşer ve Savaş Çocuklarına "emanetlerine zarar vermemelerini" tembihler. Bir sahnede araçlar yakınlaştığında hamile kadın almaya çalışırken karnındaki çocuk için "O benim malım" der. Sırf bu cümle bile kadınların neden Fruiosa'yla kaçtıklarını açıklar.

Kimi eleştirilerde yönetmen feminist bir duruşa yine manken-oyuncu kadınlar sıkıştırmakla eleştirilmiş. Bu eleştirilere katılmıyorum. Fruiosa daha gözü pek, acayip karizmatik, kısa saçlı ve muhtemelen konumundan dolayı erkeksi bir kişilik. Bu arada tek kolunun kesik olduğunu ve bunun yerine makine taktığını da belirteyim. Bu kadın hem yönetim kadrosunu hem de sakatları temsil ediyor. Daha sonra ülkesinin olduğu yerde yaşlı ve savaşçı kadınlarla buluşuyorlar. Yanlarında da Joe'nun genç ve efil efil giyimli eşleri var. Bedenlerin sergilenmesinden öte farklı tarzlarda kadınların bir araya gelmesini gördüm filmde.

Ayrıca çölün ortasında giriştikleri maceralarda Mad Max de kadınlara o gözle bakmıyor. Sadece, Savaş Çocukları'ndan olan, Mad Max'i arabasının önüne takıp kan torbası olarak kullanan ve daha sonra Fruiosa'nın safına bir geçen pir geçen Nux, Joe'nun eşlerinden birine aşık oluyor ve ona gerçekten değer verdiğini filmde seyredeceğiniz birkaç şekilde gösteriyor.

Halkın kurtuluşu


Filmin güzelliklerinden biri de halkın kurtuluşu. Fruiosa memleketinden birkaç kadın dışında hiçbir iz kalmadığını görünce yıkılır ama Mad Max'in adına yaraşırlıkta çılgın bir fikri vardır: Kaçtıkları onca yolu gerisin geri dönüp Kale'yi ele geçirmek. Zaten Ölümsüz Joe dahil herkes peşlerinde olduğu için Kale'yi koruyacak kimse yoktur.

Bu Kale'ye değinmek gerek. Takviyelerle ayakta tutulan Ölümsüz Joe, Kale'nin içi Joe'nun damızlık çocuklarıyla dolu. Joe kadınları kapatıyor, çocuklarını Kale'nin içinde çalıştırıyor. Bir tane cüce bir tane de insan irisi oğlu en çok gösterilenler. Her yer çöl ama Joe'nun elinde su var. Halk perişan ama Joe'yu görünce tezahüratlar gırla. (Bir şeye benzeteceğim ama benzetmiyorum. Anladınız siz onu.) Arada sırada borulardan aşağı su veriyor. Perişan halk ellerinde taslarıyla toplayabildikleri kadar su toplamaya çalışıyor. Sular birden kesilince herkes birbirine giriyor.

Fruiosa, Joe'yu öldürerek o zamana kadar alet olduğu kötülüklerin kefaretini ödüyor ve yol arkadaşlarıyla birlikte Kale'ye giriş yapıyor. Damızlık çocuklar da zalim babadan kurtulduklarını öğrenir öğrenmez kraldan çok kralcı adamları hiçe sayıyorlar. Oldukça iç açıcı sahneler. Halk Fruiosa'yı bağrına basıyor. Hemen sular açılıyor ve toprağa dökülüyor. (O sular da ne boşa aktı filmde! Tesis yap, bir şey yap. Hiç anlamadım.) Mad Max şehirde yeri hazırken ve kilometrelerce ötede hiçbir şey olmadığını görmüşken halkın arasından ıssız adam misali sıvışıyor. Çünkü çılgınlık bunu gerektirir.

Bitirmeden önce filmin gizli efsanesine değinmeden olmaz. En aksiyonlu sahnelerde yakıt tankının yanından gelen araçta, davulların önündeki platforma lastikle bağlanmış ve hiç istifini bozmadan elektro gitar çalan adam anlatılmaz, seyredilir. Şurada bir gif'i var:
https://uproxx.files.wordpress.com/2015/03/mad-max-fury-road-awesome-guitar-guy.gif?w=650&h=374


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.