Big Eyes: Gözler Kalbin Aynasıdır


Big Eyes (Büyük Gözler) Tim Burton'ın en son yönettiği film. Tim Burton'ın alıştığımız tarzından farklı olsa ve başyapıtlarından biri olmasa da biyografi niteliğinde izlenebilir bir film.

İzlenebilir olmasında oyuncu seçimlerinin etkisi büyük. Margeret Keane rolünde Amy Adams ve Walter Keane rolünde Christoph Waltz epey döktürüyorlar. Arada galeri sahibi Ruben rolünde Jason Schwarzman'ı da görüyoruz. Margeret Keane'nin hayat hikayesinin Vikipedi'de bile yazdığını göz önünde bulundurarak pek sürprizbozan uyarısı veresim yok.

Kadın sanatçının çilesi


Filme film olarak objektif bakamadığımı itiraf edeyim. Gerçeklerden yola çıkan bir film olmasına güvenerek kadın sanatçının çilesine odaklandım.

Bir izleyici olarak başlarda kararsız kaldığımı söyleyebilirim. Muhteşem eserler verip kendine değer biçmeme, sonra bir satışçıyla evlenip eserlerin pazarlamasını tamamen ona bırakma ve soyadıyla imza atma. Ama elbette günümüzde bile kadınlar için zorlu olan koşulların o zamanlarda bir kadın sanatçıyı nasıl bir umutsuzluğa sürüklediğini hesaba katmak gerektiğini fark ettim. Walter'ın da başta çabaladığını inkar etmemek gerek. Bazen çenesini bazen de çeşitli pazarlama tekniklerini kullanarak resimleri sanat pazarına sokmaya başarması aslında takdire şayan.

Margeret'ın, resimleri sükse yaratırken emeğinin takdirini toplamak istemesi çok doğal. Resimler soyaddan dolayı Walter'ın eserleri olarak tanınmışken sahtecilik suçuyla bütün şöhretlerini ve gelirlerini kaybetmesinler diye onun Margeret'ı "bunları ben yaptım" demekten alıkoyması bile bir nebze anlaşılır. (O sıralarda Margeret başka bir tarzla kocasıyla birlikte bir sergi açar ve yine onun eserleri beğenilir. Bunlar iri gözlü kadın ve çocuklar değil ince uzun kadınlardır genelde.)

Ama Margeret sesini yükselttikçe Walter'ın erkeklik egosu ağır basar. Walter'ın dilinden düşürmediği eski manzara resimleri de aslında ona ait değildir. Walter kudurup şiddet uygulamaya başlayınca Margeret önceki evliliğinden olan kızını da alıp hep hayalini kurduğı Hawaii'ye gider. Burada kendini toparlar ve Walter'a dava açar. Walter, Hawaii'deki mahkemede de satışçılık yeteneklerini kullanmayı dener. Ama yargıcın pratik bir fikri vardır: Herkesin içinde resim çizmelerini ister. Walter yok oram ağrıyor buram ağrıyor diye konuyu geçiştirmeye çalışırken Margeret gayet akıcı bir şekilde resmini yapar.

Margeret'ın sanatındaki değişim


Toplumun ve kocasının baskısından kurtulan Margeret'ın rahatlaması resimlerine de yansır. Daha önce hep ağlayan iri gözler çizen Margeret, gülen gözler çizmeye başlar. Bugün dünyaca tanınan bir ressam olmanın keyfini sürüyor. O kadar zorluk çektikten sonra elbette hakkı.

Çıkarılacak ders: Siz siz olun resimlerde önadınızı (ve belki soyadınızın baş harfini) kullanın. Soyadın sahipleneni çok oluyor. Emeğinizi kaptırmayın.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.