80'lerin Büyümeyen Çocuğu Mika



Mika, 16 Haziran'da No Place in Heaven adlı dördüncü stüdyo albümünü piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor. Bu sırada yine rengarenk bir kapak, yine rengarenk bir kliple karşımızda. Başka şarkıları da düşmüş ama tam bir Mika eseri olan "Talk About You" parçasını paylaşıyorum.



Sırasıyla stüdyo albümleri:

1. Life in Cartoon Motion
2. The Boy Who Knew Too Much
3. The Origin of Love
4. No Place in Heaven

İstanbul'a iki kere geldi. İki konserine de gittim. Şarkılara deli gibi eşlik ettim. Sahnede de kliplerindeki gibi canlı ve inanıyorum ki öyle de insancıl. Tekrar gelse de yeni albümündeki şarkıları ergen kızceğizlerimizle birlikte bağıra çağır söylesek.

Bu arada ilk konserle ilgili kısmen eğlenceli bir anı hatırladım. Konser Küçükçiftlik Park'ta yapılacaktı. Evden otobüse atladım ve o zamanki İnönü Stadyumu'nun önündeki durakta indim. Arada beş dakikalık bir yürüme mesafesi ama onlarca kazma var. Çünkü aynı gün stadyumda İstanbul'un fethi kutlamaları var. Bunu bilerek evdeki en "erkeksi" kıyafetlerimi giymiştim zaten. Ama yetmedi tabii. Yaşlı adamından bacak kadar çocuğa kadar pipi taşıyan herkesin gözler aç aç üzerimde gezindi. (Çocuklardan biri ablaaaeeee diye bağırdı falan.) Bu ortamdan sağ salim çıkarak Mika'nın konserine ulaştım. Konser o ayıları çabuk unutturdu. Konserin ortalarında, hava iyice kararmışken fetihçilerin tarafında havai fişekler patlamaya başladı. Mika konsere ara verdi, "Ay benim için patlatıyorlar" moduna geçti. Gerçekten inandı mı şaka mıydı bilmiyorum ama hep birlikte eğlendiğimiz kesin. Homofobinin muhtemelen paçalardan aktığı o ortamda bulunmadığı için şükretmesi gerektiğinin farkında değildi tabii.

Neden Mika?


Mika'yı ta ilk şarkısı "Grace Kelly"den beri dinliyorum. Kıpır kıpır, gökkuşağı gibi rengarenk, çocuksu, eğlenceli. Dinlediğimde dert tasa bırakmıyor. Ayrıca 1983 doğumlu olmasından kaynaklanıyor olsa gerek, tam 80'ler neslinin bir üyesi. Bazı şarkılarında bunu çok net hissediyorum.

Mika'yı müzik açısından özel kılan başka şeyler de var.  Örneğin Freddy Mercury gibi çıkardığo falsetto'lar. İlk çıktığında Freddy'nin tahtına oturur mu söylentileri vardı. Hatta "Grace Kelly"nin bir yerinde de sesini aynı onun gibi yapar. Freddy Mercury'nin eline kimsenin su dökememesi bir yana, kendi tarzından devam etmesi bence daha olumlu.

Aslında enteresan bir aile hikayesi de var. Beyrut'ta doğmuş. Ailesiyle Lübnan'dan Paris'e kaçmışlar, oradan da Londra'ya yerleşmişler. Burada okul arkadaşlarından zorbalık görmüş (gey diye üstüne gittiklerini tahmin ediyorum) ve disleksisi de öğrenim görmesini zorlaştırmış. Kısa bir süre evde eğitim aldığı da olmuş. Ama bütün zorluklardan sonra İngilizce, Fransızca ve İtalyancayı ana dili gibi konuşan ve piyano çalabilen harika sesli bir adam olarak karşımıza çıkmayı başarmış.

Şarkılarının hemen hepsini seviyorum ve tekrar tekrar dinlemekten zevk alıyorum. Çok hafif gibi görünseler de kimi zaman hoş mesajlarla karşımıza çıkabiliyor. "Billy Brown" şarkısının sözlerine dikkat ederseniz toplum kınamasın diye bir kadınla evlenip iki çocuğuyla "normal" bir yaşam süren bir adamın başka bir adama aşık olduğunu anlattığını fark edebilirsiniz. Grace Kelly'yi de aynı tür şarkılar arasında kendi şarkılarına şans vermeyen plak şirketlerine atıfta bulunuyor. Hoş, kimse mesaj vermek zorunda da değil tabii. "Relax, Take It Easy" de gerçekten rahatlamak varken... Ariana Grande gibi gıcık bir hatun bile "Popular Song" şarkısında sevimli görünüyor.

Lindemann


Mika'yla müzik dünyasında olmaları dışında uzaktan yakından bir benzerliği bulunmayan Till Lindemann'a değinmeden bitirmiyorum. Müzik piyasasını zaten çılgınca takip etmeyen ve belli başlı birkaç şarkıcıya takmış birinin sevdiği iki sanatçı aynı anda albüm çıkarmamalı! Hangi birini dinleyeyim? Rammstein hayranlığımı daha önce de dile getirmiştim. (Mika bu zamana kısmetmiş.)

Mayıs sonunda Till Lindemann, LINDEMANN adlı solo projesi kapsamında Peter Tagtgren (tam Viking ismiymiş) ile Skills In Pills adlı bir albüm çıkaracak. Albümden tadımlık bir parça yayınlandı. (Kaç kere dinlediğimi saymadım.)


Bir tane daha tadımlık parça çıkmış! (Mika'yla başlayıp Lindemann'a dönmek)


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.