The Hudsucker Proxy: Coen Kardeşlerden Enfes Bir Kapitalizm Eleştirisi

Coen kardeşlerin yönettiği the Hudsucker Proxy, enfes bir kapitalizm eleştirisi. 1994 yapımı olup 50'li yılların Amerika'sında geçen film Coen kara komedisini Tim Robbins, Jennifer Jason Leigh ve Paul Newman'ın (arada da Steve Buscemi'nin) başarılı oyunculuklarıyla birleştiriyor.

Bir ticaret okulundan yeni mezun olan Norville Barnes iş aramaya koyulur. Ama her iş yeri deneyim istediği için açıkta kalıyor, ta ki boş boş oturduğu bir kafeden çıkarken peşine takılan gazete kağıdındaki bir ilanı görene kadar. Hudsucker şirketi uzun saatler ve az para karşılığında deneyim istememektedir.

Yeni mezunun talihi


Tüyü bitmemiş Norville Barnes şirketin kapısından içeri girerken şirketin hisselerinin büyük bölümünün sahibi olan büyük patron Waring Hudsucker anlamsız hayatına daha fazla dayanamayarak kurul toplantısında kendini 44. katın penceresinden atar. (45. kat üstün yöneticiye ait...) Diğer büyük hissedar olan Sidney J. Mussburger adamın ölümünü umursamaz ve toplantıya devam eder.

Bizim yeni mezun işe en alt kademeden başlar: mektup dağıtıcılığı. Ama gözü yükseklerdedir çünkü elinde "müthiş" bir projesi vardır; beyaz bir kağıt üzerinde sadece bir çember. ("You know... for kids." [Anlarsınız ya... Çocuklar için.]) Bir şekilde patronun odasına ulaşır. Başta iyi ağırlanır, sonra kovulur ama tesadüf bu ya Mussburger pencereden düşerken yakalar. (Burada patronun cimrilikten terzisine pantolonunu tek dikiş diktirmesi sahnesi harika. Ama terzinin yüce gönüllülükle attığı çift dikiş hayat kurtarıyor.) O sırada patronun aklına bir fikir gelir. Saf Norville aracılığıyla hisse sahteciliğine girişecektir.

Saf sırıtmadan zengin gülüşüne geçişi mükemmel bir şekilde canlandıran Tim Robbins'i tebrik etmek gerek. Gerçekten de koltuğuna yerleştiği anda yerini benimser ve hemen kağıt üstündeki fikrini hayata geçirmek ister. Bu sırada gazeteler de onun peşindedir ve tam o yılların Amerikalısı gibi konuşan gazeteci Amy Archer tarafından yakın markaja alınır. Amy, Norville'in tam bir geri zekalı olduğunu düşünür ama Norville ofisine sızan bu kadından hiç şüphelenmez, onu hemen benimser.

Hulahopun gücü


Çocuklar için düzinelerce hulahop üretilmeye başlanır. Ama hiç satış olmaz ve Norville de, ondan hoşlanmaya başlayan Amy de umutsuzluğa kapılır. Hulahop fiyatları gitgide düşer. Dükkan sahipleri ellerindekileri dışarı fırlatır. Yuvarlanan hulahoplardan biri yolda yürüyen bir çocuğun önüne düşer, hem de civardaki muhtemelen en yetenekli çocuğun... Çocuk bir belinde, bir ayağında, bir boynunda çevirmeye başlar hulahopu. Etrafta onu gören çocuklar deliye döner ve hepsi oyuncakçılara koşar. Hulahopların fiyatları yükselir yükselir. Ürünün tanınma süreci ve viral hale gelmesinin etkileyici bir örneği. (Film yeni bir icatla biter: frizbi!)

Üçkağıdın ortaya çıkması ve Amy'nin gazetede haberinin yayınlanmasıyla Norville yıkılır. O da eski patron gibi kendini pencereden atmaya kalkar. Bu sırada fantastik bir şekilde, saatçinin saati durdurmasıyla havada asılı kalır. Bu sırada Waring Hudsucker melek haliyle ona çok önemli bir mavi mektup teslim eder. Burada hisselerle ilgili bilgilerin yanı sıra öğütler de bulunur. Waring, iş için aşkı harcamamayı ve sevdiklerinin gönlünü hoş tutmayı tembihler.

Bu mektuba göre Norville şirketin başına geçer. Mussburger'i akıl hastanesine kapatırlar. Norville Amy'ye aşkını ilan eder. Tam Waring'in öğütlediği gibi de oldukça hoşgörülü ve ahlaklı bir patron olur.

Saat imgesi ve saatçi


Değerlendirme, bundan bahsetmeden bitmiş sayılmaz. Filmin başından sonuna kadar saat imgesi çok belirleyici, sonlara doğru saatçinin de aslında baskın bir karakter olduğu ortaya çıkıyor. Anlatıcı dış ses zaten saatçi (adı ilginç biçimde Moses, yani Musa). İlk sahnede Norville pencerenin dışındayken kocaman saati (saat 12'dedir) görürüz. Waring pencereden atlamadan önce saatini ayarlar ve 60 saniye içinde, tam 12'de pencereden atlar. Amy saatçiyle konuşur. Saatçi Waring'e geçmediği kıyağı Norville geçer ve kendisine karşı çıkan bir adam olmasına rağmen mücadele eder ve onu ölümcül atlayışında kurtarır. Saat bize bu hayatta zamanımızın sayılı olduğunu ve bunu kapitalizmin kör kuyularında harcadığımızı hatırlatır. (Böyle şeyler izleye izleye kendime ediyorum edeceğimi ya hayrolsun.)

Filmi bir bütün halinde verdiği tadı vereceğini sanmıyorum ama parodi gibi izlenebilecek birkaç alıntı koymak size fikir verecektir.

1. Viral nedir, nasıl olur?



2. Patronlar da cinnet getirir.


https://www.youtube.com/watch?v=_6dtasEqpLM

3. Yeni mezunun deneyim çilesi...


https://www.youtube.com/watch?v=WhyNjvISFac

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.