Arlington Road ile Ters Köşeye Yatmaya Hazır Olun

Amerikan aksiyon filmlerinin klişeleri bellidir, süprizbozan gerektirmez (ama film gerektirebilir): Şehri tehdit eden bir terörist vardır. Bu terörist siyah, Arap veya başka bir göçmendir. "Hain" planlarını harekete geçirmeden önce "kahraman" bir polis veya bir vatandaş onun planlarını suya düşürür. Şehir derin bir nefes alır.

Aslında böyle bir klişe deryasında tam tersini yapan bir filmin dikkat çekmemesi olanaksız gibi. ("Komşuyu sev değil komşudan kork" sloganını boşuna eklememişler.) Ama filmi diğer Hollywood yapımlarından farkı kılan tek şey bu değil. İki usta oyuncuya karşılıklı rol düellosu yaptıran casting başarısı da bu listeye eklenmeli.

1999 yapımı olan filmde karakterler başta oldukça sıradan. Michael Faraday oğluyla yaşayan dul bir baba. Eşi FBI'ın başarısız bir çatışması sırasında vurularak ölmüş. Bir gün arabayla evine dönerken bir çocuğun yolun ortasında yalpalarak yürüdüğünü görüyor ve hemen yardıma koşuyor. Çocuğun eli yanmış ama çok ciddi bir yara almamış. Hastanede çocuğun anne ve babasıyla tanışıyor. Daha sonra birlikte epey zaman geçiriyorlar.

Michael Faraday bir üniversitede öğretim görevlisi ve karısının ölümünden sonra yakın tarihteki terör olayları hakkında ders vermeye başlamış. Öğrencilerine bu olayları derinlemesine anlatıyor, onları olayların geçtiği yere götürüyor, sebep ve sonuç ilişkisini sorgulatıyor. Bir olay özellikle dikkat çekici. Onlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olan büyük bir bombalamadan sorumlu tutulan ve olay yerinde hayatını kaybeden 33 yaşındaki bir adamın çevresi tarafından sevildiğine ve o zamana kadar şüpheli bir davranışına rastlanmadığına değiniyor. Halkın güvende hissetmesi için bir isme ihtiyaç vardı ve o isim bu adama aitti. Fakat suçu gerçekten o mu işlemişti, yoksa arkasında başkaları var mıydı?

Şüphe demişken... Michael komşusunun ona anlattığı hikayeden şüpheleniyor. Buraya güya bir AVM'ye eklenti yapmak için gelmiştir. Ama Michael planlarda bir gariplik olduğunu fark ediyor. Şüphelerinin üstüne gidiyor, geçmişi kurcalıyor. Oliver Lang'in gerçek adının bu olmadığını, gençliğinde bir bombalama olayına karıştığını öğreniyor, Michael, eşinin arkadaşı olan bir ajandan da yardım almaya çalışıyor, bir kere de araştırma yaparken Oliver'a da yakalanıyor. Ama saf görünümlü aile her seferinde aksi yönde ikna edici argümanlar sunuyor. Michael kendi kız arkadaşını bile iddialarına inandıramıyor. Kadın daha sonra arabasıyla Oliver'ı takip edip şüpheli bir durum görünce Michael'ı arıyor ama kaderinde arabasının içinde ölü bulunmak vardır. Michael kahroluyor ama oğluyla tehdit etseler bile bu işin peşini bırakamıyor.

Filmde bize en büyük ipucu veren şey komşu Oliver'ın tekrarladığı bir söz: Tarih tekerrürden ibarettir. Michael oğlunu kurtarmak ve FBI merkezinin havaya uçurulmasını önlemek istiyor. Oliver'la birebir kavgaya girişiyor, ardından onlara ait bir beyaz minibüsün peşine takılıyor. Hesap etmediği bir şey vardır; bombanın kendi aracında olabileceğini düşünmemiştir. Kaçak göcek FBI merkezinin otoparkına dalıyorr. Peşinden gittiği minibüsün içi boş çıkıyor. Ajanlar oradaki tek kaçağın kendisi olduğunu söylüyor. Michael o sırada uyanıyor, bagajı açınca bombayı görüyor ama çok geç kalmıştır. Michael (ve geri kalan onca insan), muhtemelen Oliver'ın oğlunu yolda yaralı bulduğu anda hayata geçen bir komplonun kurbanı olur, ülkenin her yerinde üyeleri olan bir topluğun komplosu.

Olaydan sonrası tahmin edilebilir. Michael'ın olanlardan habersiz çocuğu akrabalarının yanına gönderilir. Lang ailesi Michael'ı anlatır, iyi bir komşuydu der. Öğrencileri son zamanlarda terör olaylarına takmıştı ve garip davranıyordu der. Zaten karısını da terör olaylarında kaybetmiştir ve psikolojisi hiç düzelmeyecek şekilde yara almıştır. Michael Faraday'in sonu anlattığı olaydaki adam gibi olur.

Özetle, film ilginç bir şekilde "beyaz" teröristlerin düzenlediği başarılı bir saldırıyla son buluyor. (Yönetmen ve senaristin yanı sıra bu filmde yer aldıkları için oyuncular da tebrik edilesi.) Film bittikten sonra kendimize şunu soruyoruz. Terör olaylarında bize gösterilen suçlu gerçekten suçlu mu yoksa kurban mı?

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.