Şehir Meydanları: Nefes Alma Umudu


Venedik San Marco Meydanı (sadece bir kısmı)
Önceki yazılarımdan birinde şehir parkları hakkında yazmıştım. O parklara bağlanan iç açıcı şehir meydanlarına geldi sıra.

Gittiğim meydanlardan örnek vermeye çalışacağım. Ama elbette ileride gitme ihtimalim olan ve olmayan meydanlar da var. İnternette ufak bir aramayla herkes istediği meydanın görsellerine ulaşabilir. Ne yazık ki Batı sınırımızdan (ve gidip görmesem de diğer sınırlarımızdan) sonra Taksim Meydanı'nın bir örneğine rastlayamayacaksınız...

Öncelikle, İstanbul biraz farklı bir şehir. Avrupa tarafında "eski şehir muhabbeti" var. Eski yapılar bir arada, yeni yapılar oranın dokusuna bulaşmadan daha uzakta. Böylece, örneğin İtalya'da bir tarafta Roma döneminden kalma eserleri gezebiliyor, 300 yıllık kaldırımdan yürüyebiliyor ve bir fast food zincirinde yemek molası verebiliyorsunuz. İstanbul'un birkaç merkezi yok ve aslında gezmek Avrupa şehirlerinden uzun sürüyor, olumlu manada söylüyorum. Ama tabii toplu taşımanın, bilhassa metro sisteminin iyi olduğu şehirlerde havaalanları, tren garları ve otogarlardan bütün meydanlara rahatça ulaşabiliyorsunuz. Bizde metroya binen turistlerin Aksaray'da kalakaldığına şahit oldum.

Şehir parkları yazımda dediğimi tekrarlıyorum: Şehir planlamacısı veya benzer bir konuda uzman değilim. Felsefe okumuş bir vatandaş olarak bakmaya çalışıyorum. Siyasi kısmıyla da şu an için işim yok. Diğer meydanlarla kıyaslayınca Taksim ve İstiklal bu konuyla uzaktan yakından alakası olmayan kişilerce düzenlenmiş gibi duruyor. Eski binaların yeni ve çirkin binalar arasında kaybolması, ağaçsız ve kupkuru gri bir boşluk, birçok meydanı süsleyen taşlı yollar yerine yama yama dökülmüş asfalt ve yukarıda da bahsettiğim gibi ulaşım... (Meydanın yanındaki Gezi Park da yabancı örneklere kıyasla çok küçük ama onu korumak için sarf ettiğimiz çabayla daha değerli.)

Yazıyı uzatmayacağım, belki ileride daha ayrıntılı bir deneme yazarım. Şimdilik sizi gidip bizzat çektiğim meydan fotoğrafları ve Taksim Meydanı'yla baş başa bırakacağım. (Taksim Meydanı bir hayal kırıklığı olsa da onun fotoğraflarının cep telefonundan çekildiğini de göz önünde bulunduralım.)
Zürih. Kuş bakışı.

Viyana. Arkada devasa katedral var.

Brugge. Oyuncak gibi meydanın bir parçası.

Brüksel. Bu da meydanın sadece bir kısmı.
Siena. Orta çağdan bugüne.
İstiklal Caddesi ve benzersiz asfaltı.
Taksim Meydanı. Gri, amaçsız bir boşluk...

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.