Godzilla ve Pompeii

Fazla zaman ve yer kaplamaması açısından Godzilla ve Pompeii filmlerine bir arada değineceğim. Spoiler falan da vermiyorum. Zaten biraz film izlemiş biri filmlerin ilk dakikalarından olacakları çok rahat tahmin edebilir. En baştan uyarımı da yapayım: Efektlere aldanmayın. İzlemeyin, izlettirmeyin. Paranıza ve zamanınıza yazık. Ben ikisini arka arkaya seyretmiş bulundum, siz etmeyin.

Godzilla'ya karizmatik Walter White'ımız Bryan Cranston için gidecekler boşuna heveslenmesin. En fazla yarım saat görünen bir yem kendisi. Sonrasını Amerikan filmlerinin klişesi kalın enseli, süt suratlı "oğlu" tamamlıyor. Efektlerin ve paramızın yüzü suyu hürmetine yarıda çıkmasanız da yerlerde sürünen oyunculuğa dayanmak zor.

Godzilla'nın asalak yancıları var bu versiyonda. Şehrin ortasında çiftleşmeye çalışan dev böcekler düşünün. Sonradan Godzilla'nın bir halk kahramanına dönüşmesi ve nükleerle beslenen böceklerin icabına
baktıktan sonra başımı alır da giderim tavrı filmin en çekilir yanıydı.

Gelelim Pompeii'ye. Türkiye'deki sinemalara daha gelmedi. Gelince heyecan yapmayın. Ortada patlayan kocaman bir yanardağ, tarihe geçmiş korkunç bir felaket ve bir sürü özel efekt olmasına rağmen yüze göze bulaştırılmış bir film.

Jon Snow olarak tanıdığımıza İngiltere'den ithal köle rolüne Kit Harrington'ı zorlama "six pack"leriyle gladyatör hallerine layık gören kimse ellerinden öperim. Yüzünde sürekli kabızmış gibi bir ifade ve zorla kalınlaştırdığı sesiyle gerçekten müthiş bir seçim. Ne Sucker Punch'ta indirdiği yumruklarla oh dedirten Emily Browning ne de o hayalet rolü nasıl kabul ettiği muamma olan Carie-Anne Moss filmi kurtarabiliyor. Sadece kötü Romalı rolündeki Kiefer Sutherland rolüne adapte olmayı başarabilmiş.

Pompeii'nin patlamasından harika bir tarihi gerilim çıkarmayı başarabilecekken romantik gladyatör tanımsız!? bir film çıkmış ortaya. En azından "Pompeii'de çok pompa vardı ondan bu hale geldiler" klişesine girmemişler, buradan bir artı. Pompeii, birçok yanardağ gibi önce suların ısınması, deprem olması gibi belirtilerle haber veriyor bunlar tamam. Bildiğim kadarıyla o dönemde de zenginler altınları, malları ve benzerlerini kapıp şehri terk edebiliyor, olan da kaçamayan fakirlere oluyor. Filmde herkes aynı anda gitti, erken akıl edip denize yolunu seçenler bile telef oldu. Bu, eleştiri dışı bir yorum olsun.

Fırsat bulduğum ilk vakitte kaliteli birkaç film izleyerek detoks yapmalıyım...


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.