The Help: Biraz Yardım İster Misiniz?

Türkçeye romantik bir şekilde Duyguların Rengi diye çevrilen The Help aslında tam da ismini karşılayan bir isme sahip: "yardım". 2011 yılının Oscar favorileri arasında olan bu filmde siyah kadınlar ve beyaz kadınların günlük yaşamından sade ve sempatik kesitler sunuyor.

1960'ların Amerikasında siyah kadınların kaderi beyaz kadınların yanında hizmetçilik yapmak gibi görünmektedir. Aibileen Clark'ın (Viola Davis) ağzından da duyarız bunu. Anneannesi de, annesi de benzer görevlerde çalışmıştır. Bu çemberi sürdürmektedir. Onun yakın arkadaşlarından Minny Jackson (Octavia Spencer) sinir bozucu ev sahibine katlanmakta zorlanmaktadır. Aibileen aile konusunda biraz daha şanslıdır. Evin küçük kızı, kendisiyle pek ilgilenmeyen annesinden çok, ona sürekli sevgi ve özgüven depolayan Aibileen'e daha fazla yakınlık gösterir. Aibileen de kaybettiği oğlunun boşluğunu böyle giderir.

"Yardım"ın ne olduğuna gelince... 23 yaşında, kendi ayakları üstünde durmaya ve bir gazetede çalışmaya azmetmiş, dünyalar tatlısı Skeeter Phelan (Emma Stone) yaşadığı yerdeki siyah kadınların deneyimlerini birinci ağızdan kaydederek kitaplaştırmak ister. İşi zordur çünkü kadınlar işlerini riske atabilecek bu tanıklıktan uzak durmayı yeğler. Skeeter, başta çekimser olan Aibileen'ı ikna etmeyi başarır. Daha sonra Minny de bu kervana katılır. Ama patronu sadece iki kadınla bir kitap oluşturamayacağını, en az bir düzine kadınla röportaj yapması gerektiğini söyler. Böylece, diğer siyah kadınlar da Skeeter'a "yardım" etmeyi, röportaj vermeyi kabul ederler. Bu yardım tek taraflı olmayacaktır. Skeeter kitabı başarıyla bastırdığında siyah kadınlar da deneyimlerini daha geniş kitlelere aktarma fırsatı bulurlar.

Başarılı kitap uyarlamalarından biri sayılan The Help, kadın oyuncuların ağırlıkta olduğu bir film. Ayrıca 60'lı yıllarda Amerika'nın çeşitli sınıflarındaki kadınların yaşamlarına dair ipuçları da veriyor. Skeeter mahalledeki yaşıtları gibi evlenip çoluğa çocuğa karışmak yerine çalışmayı tercih ettiği için iletişim sorunları yaşar ama sonunda onu birileriyle tanıştırmak için can atan annesinden bile kocaman bir tebrik alır. Eski ev sahibinden olaylı ayrılan ve kocasından şiddet gördüğü halde ayrılamayan Minny'nin eski ev sahibine dışkı turtasını ikram ettiğini yazması onun tatlı bir ev sahibi ve onun anlayışlı kocasının yanında çalışmasına, hatta çocuklarıyla yerleşmesine engel olmaz.

Kitap ve film konusunda eleştirilen ortak bir nokta var, bu eleştiri büyük ölçüde siyah kadınlardan gelmiş: Siyah kadınların hikayesini beyaz kadınlar anlatıyor ve siyah kadınlar yine ikinci planda kalıyor. Bu eleştiriyi bertaraf edebilecek birikime veya deneyime sahip değilim. Ama filmde dönemin ruhunun iyi yansıtıldığını ve küçük bir yerleşim biriminde bugün bile görülebilecek davranışların iki tarafı da gözeterek anlatıldığını düşündüm. İzlenildiğinde insanda tebessüm bırakan hoş bir film, tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.