Bu Dizide Kadının Adı Var: Masters of Sex


Bir gün bir arkadaşımla bir kitabı tartışıyorduk. Yüzeysel bulduğumu, tat vermediğini açıklamaya çalıştığım sırada cuk oturan bir tanımda bulundu. "Vitamini yok diyorsun yani," dedi. Evet! Vitamini yoktu, beni beslemiyordu. Kitaplarda olduğu kadar filmlerde ve dizilerde de vitamin arar oldum.

Diziler kısa kısa bölümlerle seyircinin ilgisini dorukta tutmaya çalıştıkları için beklentilerimi biraz daha düşük tutuyorum. Yakın zamanda izlediğim dizilerde ne vitaminler var diye düşünüyorum... Breaking Bad sürükleyici bir diziydi, oradan kimyayla ilgili bir şeyler kaptığımı hatırlıyorum. Lie to me, insanların mimiklerinden anlam çıkarmak için bir rehber. (Kardeşimin hukuk kitabına girdiğini bile gördükten sonra bir yazıyı hak ediyor kanımca.) Bir de nadir olarak dizi bitmeden ilk sezonundan yakalayabildiğim Masters of Sex.

Dizinin Konusu


Diziyi izlemeye başlayan birçok kişinin isimden etkilendiği muhakkak. Ben de onlardan biriyim açıkçası. Ama diziyi izledikçe algı değişiyor. 1960'lı yıllarda tam bir cesaret işi olan cinsel bozuklukları araştırma deneylerine girişen bir ikili var. Etraflarındaki insanlara teklif sunarak veya ilan vererek denek topluyorlar. Daha sonra kulaktan kulağa da yayılıyor zaten. Hastanede bir odayı sırf bu deneylere ayırıyorlar, deney tepki çeker diye başhekim tarafından çıkarıldıktan sonra geçici olarak bir geneleve taşınıyorlar, sonra başhekime şantajla karışık bir teklifle giderek hastanedeki odalarına geri dönüyorlar.

Dizide deneklerin üstüne cihazlar bağlanıyor. Mastürbasyon yaparlarken veya cinsel ilişkiye girerlerken orgazm safhaları, sismograftaki gibi kaydediliyor. Bazı kişiler seyredildiklerinden ötürü tedirginlik duyuyor, bazıları bir süre sonra izlendiklerini unutuyor, bazıları umulmadık bir uyum yakalıyor, bazıları vücutlarını keşfediyor, bazıları da farkında olmadıkları cinsel bozukluklarını.

Muhteşem İkili


Burada Dr. William Masters (Michael Sheen) ve Virginia Johnson'ın (Lizzy Caplan) tavırları arasındaki fark da belirleyici. Masters tam bir jinekolog ve bilim insanı. İnsanlara nötr bir şekilde yaklaşıyor. Ama bu yaklaşımı zaten hassas olan bir konuda denek toplamasını zorlaştırıyor. Bu noktada devreye Virginia giriyor. İki çocuk annesi olan ve tıbbi bir eğitimi olmayan Virginia, tatlı dili ve güler yüzüyle insanlarla kuvvetli bir iletişim kurabiliyor. Ayrıca dönemin tabulara esir olmuş ve kadını ikinci plana atan cinsellik anlayışına hiç uymayan bir kadın. Haliyle Masters ve aynı daldaki genç bir doktor olan Ethan Haas'ı da etkilemeyi başarıyor.

Diziyi daha ilginç kılan bir ayrıntı da bu denli cesur bir ikilinin gerçekten yaşamış olması. Dizide de aynı isimde yer alan ikili, Masters and Johnson cinsellik araştırma ekibini kuruyor. Birlikte insanların cinsel tepki döngüsünün ve cinsel işlevsizlikler ile bozuklukların teşhis ve tedavisini araştırılmasına öncülük ediyorlar. 1957'de başlayan araştırmalar 1990'lara kadar devam ediyor.

Freud Olmazsa Olmaz


Biraz sürprizbozan olabilir, dikkat!

Cinsellik ve libido geçen bir dizide Freud olmaması düşünülemezdi elbette. Dizi Freud'dan çok yararlanıyor, ona şık göndermeler yapıyor. Ama heyecanlandıran bir yönü onu (o yıllarda geçen bir dizi olmasına rağmen) tabulaştırmaması.

Bir konferansta salondakilerin aksine tıbbi eğitimi olmayan Virginia, konuşmacı Anna Freud'un babasından yaptığı alıntılarla orgazmı klitoral ve vajinal olarak ayırmasına eleştiri getirir ve o sırada kimsenin (belki de mesleki itibardan ötürü) cesaret edemediği bir şeyi yapmış olur. Virginia savının deneyle kanıtlanabileceğini ileri sürdüğünde Anna Freud'un verdiği tek yanıt "Ayıp!" olur.

Gönüllerin Sultanı Virginia


Eğlenceli ve kapak niyetine bir sahne de şöyle: Denek olarak da gönüllü olan sekreterleri Jane, yemekhanede elinde Simone de Beauvoir'in dizide İngilizce adıyla Second Sex (İkinci Cinsiyet) kitabını tutmaktadır. Onunla aynı masaya oturan Virginia bağımlısı Dr. Ethan Haas ve deneyde Jane'le eşleşerek muhteşem bir uyum yakalayan Dr. Austin Langham'a kitaptan bir şeyler okumayı teklif eder. Adamlar heyecanlanır. Ve Jane, feminizmin dibine vuran bir paragraf okuyarak onları tokat yemişe çevirir.

İnsan düşünmeden edemiyor: Türkiye'de böyle bir dizi izleyebilecek miyiz? Cinsel görüntüleri geçtim (ilk bölümde yasaklanma garantili), kadının bu denli söz sahibi olduğu bir diziyi yurt içinde uzunca bir süre izleyeceğimizi sanmıyorum. Zira, daha 60'lı yıllardaki sorunları aşabilmiş değiliz. Tabii değinmemek olmaz: Filmde eşcinselliğe de oldukça sağlam bir yer verilmiş.

Daha ilk sezonunda bu kadar yazdıran bir dizinin yeni sezonunu dört gözle beklemekten başka çare yok!

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.