Bir Şiddet Parodisi: Bronson


Bronson ilginç bir film. Clockwork Orange'ın gerçeği denilebilir. Et kafagillerden diye kıl olduğum Tom Hardy de hiç olmadığı kadar et kafa bir rolde oynadığı halde kendini sevdirdi.

2008 yapımı İngiliz filmi gerçek bir suçlu olan Michael Gordon Peterson, takma adıyla Charles Bronson'ı anlatıyor. Bu adam tam bir Ayıboğan. Ayrıca İngiltere'nin en pahalı suçlusu ve tam bir şöhret manyağı (takma adını da bir aktörden alıyor zaten.) Hiç adam öldürmeden, şiddet suçlarıyla 30 küsur yıl hapiste yatmış, tam 120 hapishane değiştirmiş, hapishanelerin birinde 750.000 sterlin zarara neden olmuş. Adam hapishanelerde 13 kitap yazmış, resimle ilginileniyor ve hayali komedyen olmak.  Bundan sonrasını filmde gördüğüm kadarıyla anlatacağım. O yüzden sürprizbozan uyarısı.

Tom Hardy rolü neredeyse tek başına alıp götürüyor. Adama benzeyebilmek için aynı adam gibi kendi ağırlığıyla sağlam da vücut çalışmış. Bronson çocukluğundan beri öfke patlamaları yaşayan ve sonra da onu sinirlendirene dalan bir tip. Ama kadınlar hariç. Filmde iki kadınla ilişki yaşıyor. İkisine de el kaldırmıyor, hatta kediye dönüşüp içten bir şekilde "seni seviyorum" diyor. Hapishanede edindiği arkadaşlarını da biraz hırpalıyor ama zarar vermiyor. Adamın amacı dikkat çekmek; arkadaşları yoluyla gardiyanları ve hapishane müdürünü yanına çağırıp onları dövüyor. Clockwork Orange'ın gerçeği demiştim ya, şiddet için şiddet uyguluyor ve bunu iktidara yönelik yapıyor. Tek başına İngiltere'yi zarara sokuyor ve bir ara sırf zarardan kurtulmak için salıveriliyor. Ama takdir edersiniz ki tekrar içeri girmesi zor olmuyor.

Film size salt şiddet göstermiyor. En sert kavga sahnelerinde klasik müzik çalmaya başlıyor. Böylece şiddet bir sanat haline geliyor ve aslında karikatürize ediliyor. Bronson saf şiddet hissine rağmen sanatla da ilgilenen bir suçlu. Hapishanelerden birinde suçlulara resim dersi veren hocası ondaki resim yeteneğini keşfediyor ve hapishane müdürüne gösteriyor. Hapishane müdürü bunları kasten ciddiye almayınca buyurun Bronson'a sebep. Bence filmin en şahane sahnelerinden biri: Bronson hocasını alıp ağzına yeşil bir elma tepiyor ve başına fötr şapka geçiriyor. Gardiyanlar geldiklerinde karşılarında canlı bir Rene Magritte tablosu buluyor.

Tom Hardy'ye hayranlık duymamı sağlayan sahneler ise sahnedeki tiyatral performansı. Gerçek Bronson'ın komedyen olma isteğiyle paralel biçimde yüzü boyalı veya yarı kadın kılığında sahneye çıkan Bronson, kalabalık ama görünmeyen bir seyirci kitlesine yaptıklarını anılarını anlatır gibi anlatır. Mimikler de oldukça başarılı.

İzleyecek farklı ve keyifli bir film izlemek isterseniz Bronson'ı kaçırmayın.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.