Lie to Me: Yalanı Gözünden Anlarım Diyenlerin Dizisi

Başlığın kısıtlayıcı olduğunu itiraf etmeliyim. Yalanı gözünden, kaşından, dudağından ... anlayanların dizisi: Lie to Me. Türkçe manası "Yalan söyle bana" demek. Ama "beni yalanlarınla tavla" manasında değil. Tam tersine, "sıkıysa yalan söyle bana" manasında.

Lie to Me, 2009-2011 yıllarında üç sezon yayınlanmış ve tadında bitmiş bir dizi. Baş rollerinde Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs) ve Ucuz Roman (Pulp Fiction) filmlerinden de tanıdığımız Tim Roth, Kelli Williams, Brendan Hines, Monica Raymund, Hayley McFarland ve Mekhi Phifer var. Dizi, kendi adına şirketi olan Cal Lightman'ın, ekibinin de yardımıyla insanların mikro ifadelerinden yalan söyleyip söylemediklerini anlamaları üzerine kurulu. Onlara gelen vakalar "Karım/kocam beni aldatıyor mu?" gibi şahsi sorunlardan devlet meselelerine kadar geniş bir yelpazede.

Genelde beğenilen bir dizi olmasına rağmen bazı arkadaşlarım monoton bulup bıraktıklarını söylediler. Aksiyonu standart bir aksiyon ama zaten dizinin iddiası mikro ifadelerin incelenmesinde ve bunların senaryoya yedirilmesinde.



Duygu Karmaşası Kralı Cal Lightman


Dizinin sevilmesinde sempatik karakterler rol oynuyor elbette. (Ama esas adam Cal Lightman hariç ya da değil.) Şirketin psikologu Dr. Gillian Foster dünya tatlısı, insan halinden anlayan biri. Bütün gün oturup içinizi dökebilirsiniz. Eli Loker, saf ve temiz bir adam, orada çalışmasa anaokulu öğretmeni olurmuş. Genelde Eli'yla çalışan Ria Torres disiplinli özü sözü bir kadın. Cal'ın kızı Emily dünyanın gördüğü en munis ve en anlayışlı ergen olabilir. Ben Reynolds klasik vatansever polis rolünde. Ama şu Cal Lightman...

Cal Lightman'ı dizi boyunca sevsek mi dövsek mi bilemiyorsunuz. İnsanların mikro-ifadelerini ağızlarının içine girecek yakınlıkta, boynunu yana yamulta yamulta incelemesi, elemanlarına genelde ters davranması, yeri geldiğinde kızına ve devlet erbabına yalan söylemekten çekinmemesi ama kendine söylenen yalanları anlaması... Diğer yandan da adaletten ödün vermemesi ve bir şekilde özrünü dilemesi... İşte şimdi nefret ettim derken aman ne sevimli adam, tam bir aile babası derken boyun devrilsin demekten kendinizi alamıyorsunuz. Bu açıdan çok başarılı bir karakter yaratımı ve oyuncu seçimi denilebilir.

İşte o adam:


Gözlerin seni ele veriyor, yalan söylüyorsun


Dizi boyunca sadece kurgu karakterlerin değil o mimikleri sergileyen ünlü şahsiyetlerin de görüntülerine yer veriliyor. Örneğin, bir vakada birinin suçu ortaya çıkıyor, dudağını ısırıyor, sonra hooop, bir saniyeliğine Bill Clinton'ın skandaldan önce aynı hareketi yaptığını görüyorsunuz. Böyle birçok ince ayrıntı başlı başına diziyi izlenir kılıyor. Bir süre sonra Cal Lightman gibi kafanızı yana yatırıp eş dostun suratında ipucu aramaya başlıyorsunuz.

Aslında bu iş şaka değil. Bir gün kardeşimin hukuk ders kitaplarından birinde Cal Lightman'ın ifadelerini görmüşlüğüm bile var. Dizinin esin kaynağını araştırdığınızda bu işe neredeyse ömrünü vermiş, pratikte uygulanmasına önayak olmuş ve haklı olarak bol bol ödül toplamış bir isimle karşılaşıyoruz: Paul Ekman.

Türkçede de yayımlanmış birkaç kitabı olan Dr. Paul Ekman, duyguların ve onların yüzdeki ifadelerinin (dışavurumlarının) çalışılmasında bir öncü. On binden fazla yüz ifadesinden bir duygu atlası oluşturmuş. Lakabı "dünyanın en iyi yalan dedektörü." Ayrıca yirminci yüzyılın en çok alıntılanan psikologlarından. Paul Ekman, temel birkaç ifadeden (sevinç, üzüntü, öfke, şaşkınlık, korku, memnuniyet, tiksinme) başlayıp yelpazeyi yıllar yılı genişletmiş. Mimikleri milim milim inceleyerek ilginç ve yararlı sonuçlara ulaşmış.

Anlayacağınız, Lie to Me sadece bir dizi ve kurgu harikası değil, gerçek hayatta kullanabileceğiniz bilgiler de içeren bir veritabanı. Tavsiyesi benden, izlemesi sizden...

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.