Duolingo ile Almanca Çalışmak

Ortaokulda başladığım Almanca macerama, serbest çevirmenlik hayatında ve hafta sonları bile sabah 7'de kalkan biri, bir nevi Kant'ın torunu olmamdan ötürü üniversitede, daha sonra iş hayatım ve günlük yaşamımda da devam ettim.

Öncelikle, savunmaya geçeyim. Bence Almancaya haksızlık ediliyor. Kulağa kaba gibi gelse de perdelerini kaldırdığınızda kedi gibi bir dil. Vallahi öyle.

Ama her yabancı dil gibi bakmazsanız çoraklaşan lisan topraklarını arşınlamadan olmuyor. Yine ortaokuldan beri aralıksız gördüğüm İngilizceyi konuşurken bile sözcüklerin belini kırarken Almancayı öğrenmem modern Alman sineması ve Rammstein'a kalmıştı.

Kursa para vermeye ve belli bir saatte belli bir süreliğinde bulunmaya (hele de mesaiden sonra) oldukça isteksizim. Neyse ki hem ücretsiz hem de etkili bir uygulama yardıma yetişti: Duolingo!

Duolingo ücretsiz dil öğrenmenize ve imece usulü çeviri yapmanıza olanak tanıyan bir uygulama. Türkçe için şimdilik sadece İngilizce seçeneği var ama İngilizcenize güveniyorsanız Fransızcadan İspanyolcaya kadar on kadar dil öğrenme şansınız olacak. Çaktırmadan İngilizceniz de gelişiyor, daha ne olsun.

Oyunlaştırılmış bir şekilde dil öğreten uygulamada verilen cümleyi diğer dile çevirme, duyduğunu yazma, duyduğunu sesli olarak tekrarlama, cümleyi aşağıdaki "Ali - ata - bak" tarzı cümle parçacıklarından tamamlama, resme bakarak doğru kelimeyi seçme gibi sorular var. Almancada kaçıncı seviyeye geldiğinizi görebiliyorsunuz, oynadıkça seviyenizi ilerletebiliyorsunuz. Her gün seri halde ilerlerseniz sizi e-posta yoluyla da puanınız ve öğrendiğiniz kelimeler konusunda bilgilendiriyor.

Aynı karaoke gibi, yapan için çok keyifli. Fakat etraftakiler için aynı keyif söz konusu olmayabilir. Evin içinde "Die Katze trinkt Milch" (Kedi süt içiyor) diye bağırdığınızda iri iri açılmış gözlerle karşılaşmanız olağan bir fenomen haline gelecek, demedi demeyin. Konu komşu duyuyorsa da yakında Die Welle (Dalga) filmine rakip Der Tisch (Masa) ile rakip olmaya hazırım.



Almanca dilinin incelikleri konusunda, on beş yaşında Almancayı öğrenmekte başarısız olan, daha sonra bir Avrupa gezisi için tekrar Almanca öğrenmeye kalkışan ve tabiri caizse kafayı yemenin eşiğine gelen Mark Twain'e danışmadan olmaz. "The Awful German Language" makalesinde, kahkaha atmaktan bitirebilirseniz, Almanca kelimelerin boyut sahibi olabilecek kadar uzun olmasından, onlarca farklı anlamı bulunan tek bir kelimeye kadar pek çok ayrıntıyı okuyabilirsiniz. Kendisinin elinde olsa güya cinsiyetlere göre verilen Artikel'leri, cümlede şekilden şekle giren Dativ'i dilden çıkaracak ve uzun kelimeleri de layıkıyla bölecekmiş. Neyse ki Almancayı olduğu gibi seviyorum! (Artikel ve Dativ konularında uzlaşmaya hazırım.)

Günümüz nimetlerinden mobil teknolojiyle yabancı dil öğrenmek bile parmaklarımızın ucunda. Yine de dilleri yaşayarak öğrenmek gibisi yoktur muhtemelen.Yurt dışında uzun süre kalmadım ama Münih'te bir hafta sonu kaçamağımda unutulmayacak kalıplar öğrendim. Bunlardan biri: "Türe zu!" (Kapıyı kapatın!) Bizim pencere esintisinden nem kapan teyzelerimizin, amcalarımızın kuru soğuk yemiş Alman hallerinden bir kere bu azarı yediniz mi o kapıyı bir daha açık bırakmıyorsunuz. İşte gerçek zamanlı Duolingo!

Ama yine de Almanca kaba bir dil değil. Ciddiyim.

Not: İnanmayanlara gelsin.

Embed edilmemekte ısrar eden Wir Sind Helden - Nur Ein Wort
http://www.youtube.com/watch?v=X5kmM98iklo

80'lerden:



Nostalji ekstrası:


1 yorum:

Unknown dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Blogger tarafından desteklenmektedir.